Mekke-i Mükerreme Hakkında

Mekke-i Mükerreme Hakkında

Mekke-i Mükerreme, Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i Muazzama'nın, ibadetlere bire yüz bin sevap verildiği Mescid-i Harâmın bulunduğu; Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu, kendisine Peygamberlik verildiği, Kur'ân-ı Kerim ayetlerinin birçoğunun nazil olduğu ve İslam'ın 5 şartından biri olan hac vazifesinin yerine getirildiği mübarek bir şehirdir.

Arap yarımadasının kuzeyinden denizden 250 m. yükseklikte batnı Mekke (bekke) adı verilen bir vadi üzerinde kurulmuştur. Merkezinde Kâbe'nin yer aldığı bu vadinin ortasındaki çukur alana Bathâü Mekke (sel yatağındaki kumluk) denir. Buranın doğusunda Ebu Kubeys, batısında Kuaykıân, güney batısında Sevr, kuzey doğusunda Nur (Hira) ve Sebîr dağları yer alır. Hac ibadetinin yerine getirildiği mekânlardan Arafat, Müzdelife ve Mina, Mekke'nin doğu kısmındadır.

Kur'ân-ı Kerim’de "ekin bitmeyen bir vadi" olarak belirtilen Mekke çevresi, çöl karakterli bir araziye ve bunun üzerinde görülen, dikenli bodur ağaç ve çalılıklardan meydana gelen cılız ve seyrek bitki örtüsüne sahiptir. Kurak ve sıcak iklimin hâkim olduğu Mekke, coğrafi mevkii ve zeminin kum olması dolayısıyla tarih boyunca birçok defa sel baskınlarına uğramıştır.

Kâbe’yi barındırması ve mukaddes şehir olmasından dolayı Mekke'ye birçok isim verilmiştir. Kur'ân-ı Kerim’de Mekke, Bekke ve yeryüzündeki bütün yerleşim birimlerinin merkezi ve Müslümanların kıblesi sayılması sebebiyle Ümmül Kura, isimlerinin yanında "güvenli yer" manasında Elbeledül Emin, "dönüş veya dönüş yeri" manasında Meâd gibi isimler kullanılmıştır. Bunların dışında şehrin mukaddesliğine bağlı olarak "kadîs, kâdise, makdese. Harem, berre, salâh, elbeledül harâm, ümmürrahman" gibi isimler de verilmiştir.

Şehir hayatı için elverişli bir iklimi olmamasına ve iskânı zor bir vadinin üzerinde yer almasına rağmen, Mekke'nin yerleşim birimi olarak seçilip planlanmasında belirleyici en önemli unsur merkezinde yer alan Kâbe'dir. Bu bakımdan Mekke, Arap yarımadasının en önemli merkezlerinden birisi haline gelmesini doğrudan Kâbe'ye borçludur ve dolayısıyla Mekke ile Kâbe'nin tarihi iç içedir.

Hazret-i Allah'a kulluk maksadı ile yapılmış ilk mâbed olan Kâbe'nin burada bulunması Mekke şehrini şereflendirmiştir. Kur'ân-ı Kerim’de Allah'ın evi olarak beyan edilen Kâbe'nin yer aldığı Mekke ve çevresinin her türlü tehlikeden korunmuş güvenli bir yer(Harem) ve insanların manen temizlenip arındığı bir mekân olduğuna işaret edilmiş, bu alanla ilgili bir takım özel hükümler konularak çevresi ‘alemlerle (minare, kubbe, bayrak direği)’ sınırlanmıştır. Mekke, bizzat Hazret-i Allah tarafından Harem kılınmıştır. Kâbe'yi kuşatan Mescid-i Harâm ile çeşitli dönemlerde yenilenen alemler arasındaki uzaklık 6-18 km. arasında değişmektedir.