Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Doğduğu Ev
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Miladi 20 Nisan 571 tarihinde, Rebiülevvel ayının 12. gecesi (pazartesi gecesi) tan yeri ağarırken Mekke-i Mükerreme’de şu an kütüphane olarak kullanılan evde dünyayı şereflendirdi. Ebû Tâlib mahallesinde bulunan bu ev, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in büyük dedesi Hâşim bin Abdümenâf’a aitti. Onun vefatıyla oğlu Abdülmuttalib’e miras kalan ev, Abdülmuttalib’in mallarını çocukları arasında taksim etmesi sırasında Abdullah’a düşmüş, ondan da Peygamberiimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)'e intikal etmişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretleri esnasında bu mübarek evi Hz. Ali Efendimiz’in kardeşi Akil bin Ebi Talib’e teslim etmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) Medine-i Münevvere’ye hicret ettikten sonra bunda herhangi bir hak talep etmemiş, Mekke-i Mükerreme’ye geldiği zaman da bu evi kullanmamıştır. Akil’in torunları, evi Haccâc’ın kardeşi Muhammed bin Yusuf es-Sakafi’ye sattıklarında Muhammed bin Yusuf, Beyza adındaki malikânesine ilave ettiler. Bu hane bir müddet Muhammed bin Yusuf es-Sakafi’nin adıyla anıldı. Bilâhere Harun Reşid’in zevcesi Zübeyde Hanım, bu yeri satın alarak yerini mescide dönüştürdü. Artık bundan sonra Mevlid-i Nebi (Nebi’nin doğduğu yer) ismi ile şöhret buldu. Söz konusu mescit Kanuni Sultan Süleyman zamanında (Hicri 964 – Miladi 1557) yeniden yapıldı. Bu mescidin içinde de boş bir kubbe bulunup Peygamber’in doğduğu nokta olarak biliniyordu. Suud idaresine geçtikten sonra mescit, günümüzdeki şekline dönüştü (Kur’an-ı Kerim Atlası s. 387). Bugün Safâ ve Merve tepeleri arasındaki sa’y yerinin tam karşısında, Mina ve Aziziye’ye giden tünelin girişine yakın yerde olan bu ev, Hicri 1379 (Miladi 1959) yılından beri Mekke kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Diğer mübarek haneler Mescid-i Haram’ın genişlemesiyle yıkılıp Mescid-i Haram’a dâhil edilmiş, bir kısmı çarşı ve yollara katılmıştır. Resülüllah (s.a.v)’in doğduğu, birçok harikulâde hadisenin cereyan ettiği o mübarek mekânı ziyaret etmek ve O’na salât-ü selam okumak elbette rahmet ve şefaate vesile olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.) altı yaşında iken annesi vefat edince dedesi Abdülmuttalib’in himayesine geçti. Sekiz yaşında iken dedesi de vefat edince amcası Ebu Talib onu himayesine aldı. Hz. Hatice validemizle evlenince, daha önce evinde yanında kaldığı Ebu Talib’in evinden eşinin evine taşındı. (Kur’an-ı Kerim Atlası s. 392) Ebu Talib’in evi, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in doğduğu ev ile Ebu Kubeys Tepesi’nin arasında idi. Hz. Ali de burada doğmuştu. Önceleri, bunun hatırasına yapılmış bir mescit bulunuyordu. Şimdi ise tamamen yıkılmış ve hac otobüslerinin garajı haline getirilmiştir. (Kur’an-ı Kerim Atlası s. 392)