Cebel-i Ebû Kubeys
Kâbe-i Muazzama’nın yaklaşık 100 metre doğusunda, Safâ tepesinin üzerinde 420 metre yükseklikte şerefli bir dağdır. Bugün üzerinde otel bulunan mahaldir. Ebû Kubeys Dağı İslamiyet öncesinde de halkın mukaddes yerlerindendi. Mekke’nin âbid ve zâhidleri buraya çıkarak itikâfa çekilirdi. Resülüllah Efendimiz (s.a.v.) Tâif’ten üzgün bir şekilde Mekke-i Mükerreme’ye dönerken kendisine gelen melek Ebû Kubeys ile Kuaykıân dağlarını göstererek “Eğer bu iki dağı Mekkelilerin üzerine birleştirmemi istersen yapayım” deyince Resülüllah Efendimiz (s.a.v.): “Hayır, ben Hazreti Allah’ın bu müşriklerin soyundan yalnız O’na kulluk eden ve kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkarmasını isterim” buyurmuştur.
Ebû Kubeys adının verilmesi:
- Hz. Âdem’in ilk ateş parçasını (kabes) bu dağdan aldığı için,
- Hacerülesved’in buradan alındığı için,
- İyâd veya Mezhic kabilesinden biri burada bir bina yapma teşebbüsünde bulunduğu için.
Tarihte birçok hadiseler cereyan etmiştir:
- Nuh Tufanı’ndan Hz. İbrahim (a.s.) zamanına kadar Hacer-i Esved bu dağın zirvesinde muhafaza edilmiştir.
- Kamer suresinde zikredilen Şakkul Kamer (ayın ikiye yarılması) mucizesi bu dağın üzerinde tahakkuk etmiştir. Bunun hatırasına Mescid-i İnşikâku’l-kamer adı verilen bir mescid yapılmıştır. Mescid-i Haram’ın en son genişletilmesi sırasında bu mescid kaldırılmıştır.
- En meşhur kavle göre Hz. İbrahim, Allah’ın, “insanlar arasında haccı ilan et” emri üzerine bu dağın zirvesinden insanları hacca davet etmiştir.
- Âdem (a.s.) vefat edince buraya defnedilmiştir.
- Peygamber Efendimiz (s.a.v.) burada namaz kılmış, namaz kıldığı arsaya mescid bina edilmişti.
- Hazreti Bilal-i Habeşi Mekke-i Mükerreme’nin fethinde burada ezan okumuştur.
Ebû Kubeys dağının üzerinde 1980’li yıllara kadar varlığını sürdüren, Hz. İbrahim’in haccı buradan ilan etmesinin ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in namaz kılmasının hatırası için yaptırılan “İbrahim Mescidi” vardı. Bu mescidi Mekkeliler Bilal-i Habeşi Mescidi adıyla da anarlardı. Daha sonra Ebû Kubeys’in tamamı istimlâk edilerek üstüne saraylar, altına da Harem-i Şerif’i Aziziye ve Mina’ya bağlayan tüneller inşa edildi.