Cennetü'l Mualla

Cennetü'l Mualla

Cahiliye döneminden bugüne kadar Mekke Mezarlığı olup Harem-i Şerif’in yaklaşık 2 km. kuzeyinde olan bir kabristanlıktır. Mescid-i Cin yakınında bulunan bu yer, İslam öncesinde ve ilk dönem İslam tarihlerinde Hacûn diye geçmektedir. Cennetü’l-Muallâ kabristanını ikiye bölerek batıya doğru, el-Atibiye mahallesine giden yolun rampasına Seniyyetü’l Hacûn denir. Mekke’nin yukarı kesiminde bulunan bu yer zamanla Ma’lât adıyla anılmaya başlanmış, mezarlık da Makberetü’l-Ma’lât adıyla meşhur olmuştur. Resülüllah Efendimiz (s.a.v.), Mekke kabristanını göstererek; “Bu kabristan ne güzeldir” buyurmuştur. Medine-i Münevvere’deki Bakî Mezarlığı’nın Türkler arasında “Cennetü’l-Bakî” olarak anılmasından dolayı Mekke’deki bu mezarlığa da “Cennetü’l-Muallâ” denilmiştir. Burada müminlerin annesi Hazreti Haticetü’l Kübra (r.anha)’nın mübarek kabirleri, sahabe-i kiram, tabiin ve salihinden birçok kimselerin kabirleri vardır. Abdullah İbn-i Zübeyr (r.anhüma), Hz. Ebu Bekr’in büyük kızları Esmâ (r.anhâ), yine Hz. Ebu Bekr’in oğlu Abdurrahman (r.a.), Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), Osman bin Talhâ (r.a.) Hazretleri gibi sahabe-i kiramın büyüklerinden birçok zatların kabirleri de buradadır. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in oğulları Kâsım ile Abdullah’ın kabirleri de buradadır.

Hz. Hatice (r.anhâ), Hicret’ten üç yıl kadar önce vefat etmiş, kendisini kabrine bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.) indirmiş ve vefatına çok üzülmüştür. Zira Hz. Hatice Validemiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ilk ima etmiş, en büyük maddi ve manevi destekçisi olmuş, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yedi çocuğunun altısı Hz. Hatice Validemizden doğmuştur. Hz. Hatice Validemizin açık kerameti olarak rivayet edilir ki; herhangi bir kadın, bir şeyde aciz kalıp da onun türbesine gidip O’nu vesile kılarak Allah’tan yardım talep etse, herhalde maksadına ulaşarak döner.

Kânûnî Sultan Süleyman, Hicri 950 (1543-1544) yılında Hatice Validemiz’in kabrinin üstüne yüksek kubbeli bir türbe yaptırmış ve bir de türbedâr görevlendirmiştir. Evliya Çelebi, Cennetü’l-Muallâ’da 75 adet kubbeli mezar, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in dedesi Abdülmuttalib ile amcası Ebû Tâlib’in kabirlerinde de kubbeli türbeler bulunduğunu kaydeder. 1926’da Cennetü’l-Muallâ’daki bütün türbeler yıktırılarak mezar taşları kaldırılmıştır. Bugün de Mekke’nin Mezarlığı olan Cennetü’l-Muallâ’da hiçbir türbe ve mezar taşı bulunmamaktadır. Buradan alınan mezar taşları Riyad’a götürülerek müzeye konulmuş ve 2004 yılında Talim ve Terbiye Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu bir kitapta 591 mezar taşı metin ve resimleriyle beraber neşredilmiştir.