Hudeybiye

Hudeybiye

Harem hudutları haricinde, Mekke-i Mükerreme’nin kuzeybatısında, Mescid-i Haram’a 24 km, şu an Şümeysî diye isimlendirilen beldededir. Bî’at-ür-Rıdvan, Hudeybiye Musalahası (Hudeybiye Antlaşması) burada yapılmıştır. Hicret’in üzerinden 6 yıl geçmişti. Muhacirler hem vatanlarını hem Mekke’de kalan ailelerini hem de Kâbe’yi ziyareti çok özlemişlerdi. Fetih suresi 28. Ayet-i Kerime’de anlatıldığı gibi sefere çıkmadan önce Peygamber Efendimiz (s.a.v.), rüyasında ashabı ile güven içinde Mekke-i Mükerreme’ye girerek umre yaptıklarını görmüş ve bunu anlatmıştı. Peygamberimiz (s.a.v.), Hicret’in 6. yılında 1400 kadar ashabı ile umre yapmak üzere Hudeybiye (eş-Şümeysi) kuyusunun başına kadar geldi. Kureyşliler Mekke-i Mükerreme’ye girmelerine mâni olmak için süvariler gönderdiler. Peygamberimiz (s.a.v.), Kureyşlilerle görüşmek ve maksatlarını anlatmak için bazı sahabeleri Mekke-i Mükerreme’ye gönderdi ise de başarı sağlanamadı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Osman (r.a.)’ı gönderdi. Hz. Osman (r.a.) onlara maksatlarının yalnız Kâbe’yi ziyaret etmek olduğunu ve bunu ifa ettikten sonra tekrar Medine-i Münevvere’ye döneceklerini söyledi. Onlar, yalnız Hz. Osman’ın Kâbe’yi ziyaret edebileceğini ve diğerlerine müsaade etmeyeceklerini bildirdiler. Hz. Osman (r.a.), Resülüllah Efendimiz (s.a.v.) ve arkadaşları olmadan asla buna razı olamayacağını söyleyince, müşrikler onun bu tavrını beğenmedi ve hapse attılar. Bunun üzerine Resülüllah Efendimiz (s.a.v.)’e, Hz. Osman (r.a.)’ın şehid edildiği haberi ulaştı. Bunu duyar duymaz, Allah Resülü, ashabını kendisine biat etmeye ve Hz. Osman (r.a.)’a yapılanın cezasını vermek üzere Mekke’ye yürümeye çağırdı. Müslümanlar Şecere-i Rıdvan altında müşriklerle son demlerine kadar harb etmeye biat ettiler. Bu bîata “Bî’at-ı Rıdvan” diye isim verildi.

 لَقَدْ رَضِيَ اللّٰهُ عَنِ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا ف۪ي قُلُوبِهِمْ فَاَنْزَلَ السَّك۪ينَةَ عَلَيْهِمْ وَاَثَابَهُمْ فَتْحًا قَر۪يبًاۙ ﴿١٨ وَمَغَانِمَ كَث۪يرَةً يَأْخُذُونَهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا﴿١٩

“Şüphesiz Allah, (Hudeybiye’de) o ağacın altında sana biat ettikleri zaman, Mü’minlerden razı oldu. Onların kalplerindeki ihlâsı bildiği için üzerlerine sekin, huzur ve güven indirdi. Onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etti. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir (Fetih Sûresi, 18-19). Müşrikler bunu duyunca sulh etmeye karar verdiler. Hz. Osman (r.a.) salimen döndü. Kureyşliler sulh isteğini arz etti ve ilk önce Müslümanların aleyhine görünen, gerçekte fetih sayılan Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Kurbanlar kesilerek umre yapılmadan dönüldü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in rüyası, ertesi yıl Hicri 7 Zilkâde (Hicri Mart 629) tarihinde gerçekleşmiş, kaza edilen umre “Umretü’l Kazâ” ismi ile tarihe geçmiştir. Antlaşmanın yapıldığı yer, muhtemelen “eş-Şümeysi” adlı beldenin doğusunda, takriben 1 km mesafedeki mezarlığın yanındadır. Konuyla ilgili çalışma yapanların belirttiğine göre Kur’an- ı Kerim’in “tahteşşecere” (ağacın altı) dediği yer, zikri geçen kabristanın hemen kenarındaki ağaçların dibindedir. Eş-Şümeysi’nin takriben 2,5 km doğusunda harem sınırına işaret eden abide mevcuttur.